Medya Odası
 
MEDYA ODASI / BASIN BÜLTENLERİ BASIN BÜLTENLERİ

Yeni Türkiye Ekonomisi toplantısına ‘Tarım sektörü’ damgasını vurdu…

Ekonomi takım oyunudur,
Yeni bir ekonomi diyorsak, yeni bir strateji oluşturmak lazımdır

Genç Tüm Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜMSİAD) İstanbul Şubesi’nin, 25 Nisan tarihinde, İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde düzenlediği “Yeni Türkiye Ekonomisi” konulu panele konuşmacı olarak katılan Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, ülkemizin ve çocuklarımızın geleceğinin güvence altına alınması için en stratejik sektörlerin başında tarım sektörünün geldiğini belirtti.

Sürdürülebilir bir büyüme için güçlü markalar oluşturmalıyız

Panel sırasındaki konuşmasında, 1981’de faaliyete başladıkları andan itibaren geçirdikleri markalaşma sürecinin, girişimcilik ve inovasyon başarı öyküsü olduğunu kaydeden Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, şunları söyledi;
“40 yıldır tarım sektörünün içindeyim. Türkiye, 2023 hedefi olarak, 500 milyar dolar ihracat rakamını ortaya koydu. Herkesin hemfikir olduğu bu hedefe ulaşabilme noktasında, öncelikle şu maddeleri hayata geçirmeliyiz. Uzun vadeli iş planı oluşturmalıyız. Girişimci sayısını arttırmalıyız. İnovasyona dayalı üretim yapmalıyız. Üretilen ürünlerin satışı için alternatif pazarlar bulmalıyız. Sürdürülebilir bir büyüme için güçlü markalar oluşturmalıyız. Özetle şirketlerin, ayaklarının üzerinde durabilmesi ve sürdürülebilir olabilmeleri için, çağın gereklerine uymaları gerekmektedir. Nitekim, Reis Gıda’nın markalaşma sürecine başladığımda, çevreden şu şekilde tepkiler alıyordum; ‘-Fasulye, nohut, mercimeğe marka mı olur’ diyorlardı. Ardından Avrupa Birliği’nin Tehlike Analizi ve Kritik Kontrol Noktaları (HACCP) belgesini almaya karar verdik ve 2000 yılında HACCP belgesini sektörümüzde ilk biz aldık. Şuan, Amerika başta olmak üzere, 20 ülkeye ihracat yapıyoruz. Dünyadaki ünlü caddelerde Reis markalı ürünler satışa sunuluyor. Bu bir girişimcilik ve inovasyon öyküsüdür” dedi.

2023 hedefine, tüm sektörlerin birlikte büyümesiyle ulaşılabilir

Türkiye’nin istikrarlı büyümesi için tarım sektörüne önem verilmesi gerektiğini belirten Mehmet Reis, konuşmasına şöyle devam etti:
“Büyüme ve hedefler denildiğinde, hemen sanayi sektörü diyoruz. Oysa, sanayi sektörünün dışında; tarım, turizm, madencilik gibi 26 sektör daha var. Ülke olarak hedeflerimize, tüm sektörlerin birlikte büyümesiyle ulaşabiliriz. Türkiye’nin geleceği ve ekonomisi için tarım son derece önemlidir. Nüfusumuzun %25’i kırsalda yaşarken, tarımdaki istihdam %22’yi bulmaktadır. Ülkemizin 800 milyar dolar olan GSMH’nin, yaklaşık 60 milyar dolarını tarım sektörü oluşturuyor. Tarım sektörü, sanayiye hammadde sağlayan bir sektördür. Tarım yapılmadan, gıda sanayiye hammadde sağlamak da mümkün değildir. Son yıllarda tarım, işsizliğe de çare oldu. Bu arada altını çizmek istediğim bir diğer önemli konu da, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) verilerine göre, dünya genelinde gıda üretimi düşüyor. Bu durum, dünya nüfusunun beslenmesi açısından büyük bir risk oluşturuyor. 2050 yılında dünya nüfusunun 9,1 milyar kişiye ulaşacağı uzmanlar tarafından belirtiliyor. Türkiye’de tarım sektörü açısından halen bir şans vardır. Bu arada, Hükümetimizin aldığı, miras yoluyla arazilerin bölünmesinin önüne geçilmesi, çalışmasını çok başarılı buluyoruz.” diye konuştu.

Tarımda, dünyadaki en kaliteli ürünleri üretiyoruz

Türkiye’nin tarımdaki ihracatını son yıllarda daha da arttığını söyleyen Mehmet Reis, şunları söyledi: “Türkiye olarak, dünyadaki en kaliteli tarım ürünlerini üretiyoruz. Yurtdışından gelenler, fiyatı ucuz olduğu için geliyor. Örneğin Türkiye olarak, ABD gibi gelişmiş ülkelere, pirinç başta olmak üzere Türk kuru gıda ürünlerini ihraç ediyoruz. Türkiye’nin tarımda; 18 milyar 749 milyon dolar tarım ihracatı varken; tarım ürünleri ithalatı, 18 milyar 58 milyon dolar olmuştur. Tarımda, dış ticaret açığımız olmamış ve tam tersine fazlalığımız olmuştur. Ülke tarımı ile küresel güç olabiliriz. Ülkemizin geleceği ve ekonomi istikrarı için stratejik sektörlerimizden biri tarım sektörüdür. Tarımın, ülke ekonomisindeki payını sizinle paylaştım. Ülkemizin ve çocuklarımızın geleceği ve güvence altına alınması için yegane sektör tarım olmalıdır. Benim burada söylemek istediğim; canlıların yaşaması için toprağı, suyu, çevreyi koruyalım. Yerli tohumlarımızı koruyalım. Amacımız, gençleri çiftçiliğe yönlendirmek olmalıdır. Konuşmamı bir Kızılderili Atasözü ile bitirmek istiyorum. Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak” diyerek sözlerini tamamladı.

2015, ekonomide reform yılı olacak

Türkiye’nin 2023 hedefleri için reform hamlesi yapması gerektiğini ifade eden Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkan Yardımcısı Halim Mete, şunları söyledi:
“Ülkemizde genç girişimciliğin gelişmesi için her türlü adımı memnuniyetle karşılıyoruz. Bizler TOBB’un 1500 üyesinin görüş ve taleplerini, siyasi ve karar alıcılara aktırıyoruz. Bizim işimiz, çözüm için yol göstermektir. Bazen yol tarif eden olacağız; bazen de tarif yollar vereceğiz. Hepimizin bildiği üzere, dünya olmadığı kadar zor bir süreçten geçiyor. Olaylar, bu coğrafyada kilitleniyor. Yeniden yükselmek için, 2023 hedefleri için reform hamlesi yapmalıyız. 2015 ile 2019 yılları arası reform yılları olmalıdır. Örneğin, vergiyi tabana yayacak etkili bir süreç olmalıdır. Nitelikli iş gücü için, yepyeni bir eğitim reformu lazımdır. Burada meslek liseleri önemli bir unsurdur. Bir yandan işsizlik varken, diğer yandan nitelikli işgücüne ihtiyaç vardır. Üzerinde durulması gereken diğer bir konu da, ülkemizde her 3 kişiden 1’i niteliğinin altında çalışıyor. En büyük kaynağımız olan insan kaynağımızı yeterince değerlendiremiyoruz ve bir nevi heba ediyoruz. Türkiye’de müthiş bir müteşebbis ruhu vardır. Girişimcilerin yetişmesi için destekte bulunmalıyız. Yenileşmeye yatırım yapan, nitelikli istihdam sağlayan bir Türkiye istiyoruz. Ülkemiz istediği hedefe, reformlar ile yürüyebilecektir” diye konuştu.

Yeni bir ekonomi diyorsak; yeni bir strateji oluşturmalıyız

Yeni Türkiye Ekonomisinde, yeni bir stratejiye ihtiyaç olduğunu ifade eden Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ, konuşmasında şunları söyledi:
“30 senedir ekonomi gazeteciliği yapıyorum. Ekonomi, bir takım oyunudur. Birinci nokta, yeni Türkiye, yeni ekonomi diyorsak, yeni bir strateji oluşturmamız lazımdır. Bu stratejiler, Kobiler, şirketler, reformlarda olabilir. 2008’de ilk kez Türkiye, kişi başı gelirde 10 bin dolara geçti. Bu rakam 2014’de 10 bin 440 dolardır. Yeni ekonomi için bize yeni bir hikaye lazımdır. Biz, 80’lerden beri, ihracatta bir başarı sağladık. Bizim temel sorunumuz, ileri teknoloji ürünlerini henüz üretip, satamadık. Türkiye’nin 1 numaralı ihraç ürünü inşaat demiridir. Dünyada inşaat sektörü piyasasının, 5’de 1’i Türkiye’dedir. Sonra tekstil geliyor. Otoyollar yaptık, birçok şey yaptık. Her alanda, örneğin ihracattaki tarımsal ürünleri daha da artırmalıyız. Peki şimdi, yeni hikayenin temelinde ne olmalıdır? Bizi 5 bin dolardan 10 bin dolara getiren politikalar, 10 bin dolardan 20 bin dolara taşıyacak seviyede değildir. Bizim, büyük projeleri seçerek, onun bunun adamı demeden hayata geçirmemiz gerekiyor. Genetik enformasyon, nano teknoloji ve robotik teknolojileri alanlarında çalışmalar yapmalıyız. Endüstriyel internet denilen, bir somutluklar çağı başladı. Artık, gerçekle sanal birleşiyor. Yeni ekonomi oluyor. Bunu Amerika 40 yılda, Güney Kore 19 yılda yaptı. Türkiye, aklını kullanarak orta gelir tuzağı riskini çok daha hızlı aşabilir. Türkiye’de bu potansiyelin olduğunu biliyoruz” dedi.

Dünyanın 10 büyük ekonomisinden biri olmalıyız

Albaraka Türk Kurumsal Krediler Müdürü Hüseyin Tunç, konuşmasında şunları belirtti:
“Piyasa ve reel ekonomi ile iç içeyiz. Bugün müteşebbis ruhu gelişsin diyoruz. Müteşebbisi; özgüven destekler, kendine güvenmek önemlidir. Türkiye’nin 2023 ekonomi hedefi vardır. Bu, Türkiye’nin dünyanın 10 büyük ekonomisine girme hedefidir. Bugünkü koşumuz ile bu hedefi yakalayamayız. Markalaşmak önemlidir. Örneğin; Alman firması, Denizli’deki bir tekstil firmasından 6 Euro’ya aldığı bornozu, 60 Euro’ya satabiliyor. Bu nedenle, Türkiye’nin markalaşmaya ihtiyacı vardır. Önemli sektörleri belirleyip, markalarımızı oluşturmalıyız. Diğer taraftan, eğitim dünyası ile iş dünyasının kucaklaşması lazımdır. Türkiye’nin, güçlü olduğu alanlarını belirlediği bir envanterin oluşturulması lazımdır. Bu yaklaşım, ülkemizi başarıya taşıyacaktır.” şeklinde konuştu.
 

BÜLTENİ DOKÜMAN OLARAK İNDİR

E-bültenimizi düzenli olarak almak için mail adresinizi yazmanız yeterli.